Varikosel, genellikle vücudun en uzun venlerinden biri olan, sol renal vene açılan sol gonadal vende kapakçıkların yetersiz olması sonucunda meydana gelir. Erkek popülasyonunun ortalama %15’inde görülen bir durumdur. Primer infertil çiftlerde (hiç çocuğu olmamış) %40 oranında görülürken, sekonder infertil çiftlerde (bir çocuk var ikinci çocuk olmasında zorluk olan) bu oran %80’lere kadar yükselmektedir. Eskiden inanıldığından daha fazla oranda bilateral görülmektedir. Varikoselde testiküler fonksiyonda bozulmaların oluştuğu ve testislerde progresif atrofi geliştiği gösterilmiştir. Birçok yazar bu durumun artmış skrotal ısıya bağlı olduğunu diğer bazı yazarlar da pampiniform pleksustaki artmış venöz toksik maddelere, katekolaminlere, kortizole ve renine bağlamıştır. Son bulgular, ısı artışının enzimatik disfonksiyona yol açtığını ve bunun da testosteron aromatizasyonunda bozulmaya yol açtığını göstermiştir.
Varikoselin tanısı fizik muayene ile koyulmaktadır. Varikoselin cerrahi tedavisinin iki major endikasyonu mevcuttur; infertilite ve skrotal ağrı. Burada önemle vurgulanması gereken noktalar varikosel ameliyatına karar verirken çiftin bilinen infertilitesinin olması, sperm analizlerinde bozukluk saptanması ve kadının fertilite yönünden normal veya düzeltilebilir olmasıdır. Varikosel düzeltilmesi sonrasında ortalama %40’lık bir gebelik başarısı ve %60- 80’lik sperm parametrelerinde iyileşme olabileceği çiftle tartışılmalıdır. Bazı olgularda başarının daha fazla bazılarında ise daha az olabileceği de gene kanıta dayalı tıp uygulamaları çerçevesinde göz önününde bulundurulmalıdır.
Klinik olarak palpe edilen varikoseli olan bekar, sperm parametrelerinde bozukluk olan genç erkeklere varikosel onarımı detaylı anlatılmalıdır. Gelecekteki progresif testiküler atrofi ve beraberinde fertilite problemi olasılığı detaylandırılmalıdır. .
Varikoselin tedavisinde cerrahi ve cerrahi-dışı teknikler kullanılabilmektedir:
- Yüksek ligasyon tekniği: Günümüzde nüks yüksekliği nedeniyle yaygın olarak kullanılmamaktadır.
- İnguinal ligasyon tekniği: Bu teknik oldukça güvenlidir ama, mikroskop altında veya büyütücü gözlük altında tecrübeli cerrahlar tarafından uygulanmazsa nüks sayısı oldukça yüksektir çünkü disseksiyonu zordur ve vakaların yaklaşık %20’sinde venler patent halde kalabilir .
- Radyolojik embolizasyon: Günümüzde nüks yüksekliği, ajanın yada koilin migrasyonu, vasküler perforasyon, pampiniform pleksusun trombozu ve kontrast alerjisi nedeniyle yaygın olarak kullanılmamaktadır.
- Laparoskopik yaklaşım, varikosel tedavisinde uygulanan bir yöntem olmasına rağmen, özellikle eksternal spermatik venin görüntülenememesi ve bunun sonucu bağlanamaması, intestinal ve major damar yaralanmaları gibi intraabdominal komplikasyon riski taşımaktadır. Bu komplikasyonlar nadir de olsa ciddi olabilmekte ve hatta laparotomi gerekliliği dahi ortaya çıkabilmektedir. Maliyet yüksekliği de varikoselin laparoskopik yöntemle tedavisinin diğer bir dezavantajıdır.
Varikoselde seçilecek tedavi yöntemini cerrahın tecrübesi ve yeteneği ve koşulların uygunluğu belirlemelidir.
Yapılan çalışmalarda varikosel tedavisi sonrası semen kalitesinde %50-90 arasında düzelme ve tedaviden 9-12 ay sonrasında %30-50 oranında hamilelik oranları bildirilmiştir. Azoospermili veya ciddi derecede oligospermili erkeklerde, varikosel tedavisi sonrası semen kalitesindeki düzelme çiftlerin yardımcı üreme teknikleri seçiminde önemli bir etki yaratabilmektedir. Fakat bu hasta grubunda ameliyata karar verirken diğer başka fertilite parametreleri de göz önüne alınmalıdır.