İran Caddesi, Konur İş Merkezi, D:13/21, 06680 Kavaklıdere, Ankara

Erkeklerde Ürolojik Sorunlar

Erkeklerin İleri Yaşlarda Karşılaştıkları Önemli Cinsel Sorunları Nelerdir ?

Erkekler yaşlanmalarıyla beraber bir takım sağlık problemleri yaşamaktadır. Erkeklerde ürolojik sorunlar, yani üro-genital sistemi ilgilendirenler; işeme (prostat) bozuklukları, ereksiyon yani penis sertleşme bozuklukları, erken boşalma ve boşalma hacminde azalma, cinsel istekte azalma, peniste şekil bozuklukları (özellikle sertleşme olduğunda) ve orgazm bozuklukları en sık gördüklerimizdir.

Aslında bu sorunun cevabını tam anlamıyla verebilmek için genel hatlarıyla ereksiyon (sertleşme) fizyolojisine bakmak gereklidir. Erkeklerde penis ereksiyonun olabilmesi için bir kere şartların uygun olması yani seksüel olarak uyarılmaları gereklidir. Bu cinsel uyarılarla penisin süngerimsi yapısında bir gevşeme olacak ve bununla eş zamanlı olarak penise kan akışında artma olacaktır. 2. aşamada penise gelen bu kan peniste belirli ve yeterli bir süre kalacak ve ilişki için yeterli sertliği sağlayacaktır. Bu durumda sorunuza dönersek sertleşme güçlüğünün nedenleri genel hatlarıyla uyarılmaya ait, penis dokusuna ait, penis damarlarına ve sinirlerine ait (arter ve ven) olabilir.

40-70 yaş grubu erkeklerde değişik ülkelerde yapılan çalışmalarda ki buna ülkemizde dahildir ereksiyon bozukluğu görülme sıklığı %40 ila %70 arasındadır. Doğaldır ki bu oran yaş ve diğer yandaş başka hastalıklarla birlikte artmaktadır. Sağlıklı erkekler arasında Ereksiyon bozukluğu sıklığı ise %16 olarak bildirilmektedir. Bir başka deyişle her 6 sağlıklı erkekten 1’i Ereksiyon güçlüğünden yakınmaktadır. 1995 yılında tüm dünyada 152 milyon ereksiyon güçlüğü çeken erkek olduğu hesaplanırken, bu rakamın 2025 yılında 322 milyon erkeğe çıkması beklenmektedir.

Yaşın dışında riskin arttığı bir takım hastalıklar mevcut bunları sıralayacak olursak: Hipertansiyon, Ateroskleroz (damar sertliği-tıkanıklığı), Diabet (şeker hastalığı), Depresyon, Dislipidemi (kolesterol yüksekliği), Pelvik, perineal, penil travma (geçirilmiş ameliyat veya kazalar), Nörolojik (sinirsel) hastalıklar, Endokrinopati (hormonal bozukluklar) ve kullanılan ilaçlar ve maddeler (özellikle sigara ve alkol)

Sertleşme güçlüğünün tanımına bakacak olursak , başarılı bir cinsel ilişki için gerekli penis ereksiyonunu sağlayamama veya devam ettirememe durumu olarak tanımlanmaktadır; fakat burada en önemli nokta bu durumun süreklilik göstermesi ve giderek kötüleşmesidir. Yani yukarda da bahsettiğim gibi bir takım koşulların oluşmadığı veya stres altındaki durumlarda zaman zaman ereksiyon oluşmayabilir. Burada önemli nokta hemen “ben iktidarsız oldum korkusuna kapılmamaktır”. İlla bir süre vermek gerekirse en az 3-6 aylık süreç boyunca tüm cinsel denemelerinde ereksiyonun oluşmaması veya sürdürülememesi durumunda inceleme gerekli olabilir.

Teşhiste öncelikle kişiyle hatta eşiyle birlikte görüşerek problemin ereksiyon güçlüğü mü yoksa başka bir problem mi o ortaya konmalıdır. Tam bir fizik muayene yapılmalı daha sonrada kan tetkikleriyle yukarda saydığımız risk faktörlerinin varlığı araştırılmalıdır. Daha sonra sorunun organik mi yoksa psikojenik mi ayrımının yapılması gereklidir. Bu amaçla da bir takım özel testler mevcuttur: Uyku testleri, penis damar yapısını gösteren ultrasonografiler gibi.

Tedavide basamak tedavisi ismini verdiğimiz algoritmamız mevcuttur. Doğaldır ki öncelikle eğer mevcutsa yandaş risk hastalıklarının kontrolünü yapmaktayız (Şeker, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği gibi). Daha sonra ağızdan alınan ilaçlar kullanılmaktadır (sildenafil, vardenafil, tadalafil). Genellikle hastalarımızda bu iki basamakla yüz güldürücü sonuç almaktayız. Eğer başarısız olunursa öncelikle bu ilaçların doğru kullanılıp kullanılmadığı sorgulanmalı eğer uygun doz ve şekilde kullanıldığı kesin ve yanıt alınamadıysa 3. basamağa geçilmelidir.

Bu basamakta penis ve idrar yoluna uygulanan enjeksiyon ve pellet formunda ilaçlar bulunmaktadır. Bu aşamada vakum cihazları da denenebilinir. Son çare olarak da halk arasında uzun yıllardır “mutluluk çubuğu” olarak adlandırılan penis protezlerini kullanmaktayız.

Bu ilaçlarla (sildenafil, vardenafil, tadalafil) genel etkinlik yandaş hastalıklardan bağımsız olarak %70-80’ler seviyesindedir.

Bugün için kabul edilen tek kullanım endikasyonu erkek ereksiyon bozukluğudur.

Bu ilaçlar esasen sorun giderici olmakla birlikte bir takım özel durumlarda (ör: performans sıkıntısı veya prostat kanser ameliyatları sonrasında) sürekli kullanım sonrasında iyileştirici de olabilirler. Yani hastanın bir daha ilaca gereksinimi olmayabilir.

Kullanılan tüm ilaçlarda olabileceği gibi bu ilaçlarında yan etkileri vardır. Bunlar: Baş ağrısı (En sık; %10-30), Sıcak basması (%10-20), hazımsızlık (%3-16), Burun akması (%1-11), Görme bozuklukları (%2-10), Kas ağrıları (%0-10). Fakat unutulmamalıdır ki bu yan etkiler hafif ve geçicidir ve yan etki nedeniyle ilaca devam etmeme oranı %2’den azdır.

Bu ilaçların kendisinin kalp krizine neden olması gibi bir durumu yoktur. Yalnızca kontrol altına alınmamış kalp hastalığı olanlar ve beraberinde “nitrat” içeren ilaç kullanan hastalarda ani tansiyon düşüklüğüne ve buna bağlı kalp sıkıntılarına neden olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.

Üç ilaçta alındıktan sonra 1 saat civarında etkisi başlar, Sildenafil ve vardenafil’in 4-6 saat devam eder; tadalafilde ise etki süresi 36 saate kadar uzamaktadır.

Kadınlarda yapılan çalışmalarda şu an için klinik olarak anlamlı bir iyileşmenin olmadığı tesbit edilmiştir.

Yasal ve etik açıdan şu an için ereksiyon bozukluğu dışında kullanımı yoktur fakat başka konulardaki çalışmalar devam etmektedir (erken boşalma, bazı akciğer hastalıkları gibi).

Reçetesiz satıldığı için maalasef tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de gençlerin performans arttırıcı olarak kullanabildiklerine tanık oluyoruz. Ereksiyon güçlüğü olmayan bir insanda ereksiyonu daha da arttırması bu ilaçların beklenemez. Bağımlılık farmokolojik olarak yapmasa da yanlış kullanımda psikolojik olarak kişi ilaçsız yapamayacağı korkusuna kapılabilmektedir.

Hayır, yalnızca ikinci ereksiyona geçiş süresini kısaltabilir.

Taklitlerinin hem güvenilirliliği olmadığı gibi etkinliği de bilinmemektedir. Bu nedenle eczane dışı alımı son derece tehlikelidir.

Net kullanım oranları bilinmese de tüm dünyada 1998 yılından itibaren 30 milyon erkeğin bu ilaçlardan kullandığı hesap edilmektedir. En çok da 40-70 yaş arasındadır.

Bu hastalarda doktora başvuru oranları hastalık yaygınlığını göz önüne alırsak son derece düşüktür. Yani ancak %5-10’lar seviyesindedir. Bu batı toplumlarında da çok yukarılara (En çok %20) çıkmamaktadır. Fakat hastalar tarafından unutulmaması gereken nokta bu durumun belkide bir kardiovasküler hastalığın habercisi olabileceği ve erken önlem alınması (Ör: yaşam tarzının değişikliği, kolesterol kontrolü, hipertansiyon ve şeker hastalığının düzenlenmesi, sigaranın bırakılması gibi) gerekliliğidir.

Bu hastalar da tabidir ki iş başarısı ve verimlilik düşmekte, sinirli ve gergin olmakta ve etraflarına da negatif enerji vermektedir. Bir süre sonra tabloya depresyonun da girmesi ile bu defa tedavi daha da zor hale gelebilmektedir.

Aslında satır aralarında bu sorunun cevabı verildi. Özetlemek gerekirse sağlıklı yaşam prensibleri dediğimiz; Sigarayı bırakma, tansiyonu 130/80 mmHg’nın altında tutma, Sağlıklı yeme paterni kazanma, yüksek riskte düşük doz aspirin kullanma, kolesterol seviyesini özellikle de LDL seviyesini düşük tutma, 30 dakika/gün egzersiz yapma, Vücüt ağırlığını dengeleme (BMI 18.5-24.9 kg/m2), Kan şekerini < 110mg/dl’ altında tutma gibi durumlara dikkat edilmelidir. Son olarak da bugün için sertleşme güçlüğünün tedavi edilebilir bir hastalık olduğunun bilinmesi ve doktora gitmekten kaçınılmaması en önemli noktadır.

ESWT, kısaca şok dalga tedavisi, vücut dışında oluşturulan şok (ses) dalgalarının çelik başlı bir aplikatör vasıtası ile vücudun istenilen bölgesine odaklanmasına dayanan girişimsel olmayan yeni bir tedavi şeklidir. Şok dalgaları yüksek basınçlı ses dalgalarıdır.

ESWT Ürolojide son 10 yıldır Erektil disfonksiyon   (Peniste sertleşme  bozuklukları) tedavisinde kullanılmaktadır.

2018 yılında Avrupa Üroloji Birliğinin Kılavuz kitaplarında ESWT  1.Basamak tedavi alternatifleri içerisinde yer almaktadır.

Düşük Yoğunluklu Şok Dalga Tedavisi son 20 yıldır kalpte iskemik kalp hastalığı tedavisinde başarı ile kullanılmakta ve yeni damar oluşumuna, hatta kök hücrelerinin harekete geçmesine neden olarak kanlanmayı artırmaktadır. Aynı teknoloji son 10 yıldır peniste de kullanılmaya başlanmış, peniste yeni damar oluşumu sağlayarak ve penil  kök hücrelerinin harekete geçmesine neden olarak kanlanmayı artırması sonucu sertleşme sorunu tedavisinde yeni bir alternatif yaratmıştır.

Bu yöntem rahatsızlığın olduğu bölgede kanlanmayı arttırarak, vücudun kendi iyileştirici mekanizmalarının devreye girmesini sağlamaktadır. Ayrıca hasar gören tendon ve dokuların rejenerasyonunu sağlayarak iyileşmeyi oluşturur.

Üroloji’de erektil disfonksion,

Ortopedi’de kas ve iskelet sistemi tendinit tenosinovitleri

Dahiliye`de diyabetik extremite yaraları

Kardioloji`de koroner arterioskleroz- myokard enfarktüsü vakalarında kullanılmaktadır

Hafif, orta, ya da şiddetli sertleşme sorunu yaşayan bütün hasta grupları için uygulanabilecek bir yöntemdir. En çok yararı, hafif ya da orta derece sertleşme sorunu olanlar sağlamaktadır. Fiziksel bir nedenin olduğu durumlarda da (şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği, kan yağlarının yüksekliğinden dolayı) sertleşme bozulmuş, o bölgeye kan akışı azalmış olan kişilerde yeni kan damarlarının oluşmasıyla, daha iyi bir kanlanmanın sağlanması mümkün olabilir. Son olarak penis içerisindeki kök hücrelerini uyararak dokunun yenilenmesini sağladığı için kalıcı bir iyilik sağlayabilmektedir.

ESWT tedavisinin yumuşak doku seanslarında uygulama süresi yaklaşık 5–20 dakikadır.  3-6 seans yapılmaktadır. 5-7 gün ara ile yapılan toplam 3-6 seans sonrasında yüksek oranda iyilik hali olup 4–6 hafta içerisinde ağrı ve şikâyetler büyük oranda ortadan kalkarak hastanın yaşam kalitesi artmaktadır.

ESWT ağrısızdır ve anestezi gerektirmez. Hasta ayaktan tedavi olur; hızlı ve olumlu sonuç alınır. Hasta için bu tedavi yöntemi ulaşılır olmakla birlikte ekonomik bir tedavi yöntemidir. ESWT tedavisinin ciltte oluşan hafif kızarıklık ve şişlik dışında önemli bir yan etkisi bulunmamaktadır. Hastalar tedavi seanslarından sonra günlük işlerine devam edebilirler. Anestezisiz, ilaçsız ve kısa sürede yüzde 80-90 oranında kalıcı iyileşme sağlanan günümüzde uygulanan en son teknolojik yöntemdir.

Penil bölge kanserlerinde

Ciddi kanama hastalığı olanlarda

Penil protez ( mutluluk çubuğu ) konulmuş hastalarda uygulanmaz

İlk seanstan itibaren 1 haftalık süre içerisinde iyileşmeler görülebilmekle birlikte 1 ay sonra iyileşme başlar. Ancak kalıcı iyileşme  için yaklaşık  8 – 12 haftalık süre beklenilmelidir.  Sonuçlar kişiden kişiye değişiklik gösterebilir.

Eswt nin  kalıcı hiçbir yan etkisi bugüne kadar rapor edilmemiştir. Tedavi sırasında minimal ağrı olabilir.

Erkeklerde Ürolojik Sorunlar hakkında detaylı bilgi ve randevu için tıklayınız.